-
1 kalın ses
ни́зкий го́лос -
2 kalın ses
мэкъэ гъум -
3 kalın
-
4 kalın
1) ( ince karşıtı) dick\kalın duvar eine dicke Mauer\kalın kitap ein dickes Buch\kalın kumaş ein dicker Stoff\kalın giyinmek sich warm anziehen2) ( yoğun) dicht -
5 kalın
"thick; stout, coarse; dense; (ses) deep; rich" -
6 kalın
1. thick. 2. slang rich, wealthy, in the money, well-off, well-fixed. 3. back (vowel). - kafalı thickheaded, stupid. - ses deep voice. - ünlü phonetics back vowel. -
7 толстый
kalın; şişman,göbekli* * *1) врз kalınто́лстый кана́т — kalın halat
очки́ в то́лстой опра́ве — kalın çerçeveli gözlük
то́лстая ткань — kalın kumaş
то́лстые гу́бы — kalın dudaklar
то́лстый живо́т — şişkin göbek
то́лстые щёки — tombul / dolgun yanaklar
то́лстый слой кра́ски — kalın boya tabakası
то́лстый го́лос — разг. kalın ses
2) ( о человеке) şişman; göbekli ( пузатый)то́лстый ребёнок — şişman çocuk
••то́лстая кишка́ — анат. kalın bağırsak
у него́ то́лстый карма́н — cüzdanı kabarıktır
-
8 woofer
kalin ses hoparlörü, vufer -
9 uğuldamak
1. دندن [دَنْدَنَ]2. دن [دَنَّ]3. دنن [دَنَّنَ]4. رن [رَنَّ]5. طنطن [طَنْطَن]6. طن [طَنَّ] -
10 طن
طَنَّ1. tınlamakAnlamı: tın sesi sürüp gitmek2. cayırdamak3. cızlamakAnlamı: cız diye ses çıkarmak4. uğuldamak5. çınlamakAnlamı: çın diye ses çıkarmak6. vızlamakAnlamı: vız diye ses çıkarmak7. vızıldamakAnlamı: vız diye ses çıkarmak -
11 دن
Iدَنّ1. vızAnlamı: böcek uçarken çıkardığı ses2. uğultuAnlamı: uğuldama sesiIIدَنَّ1. tınlamakAnlamı: tın sesi sürüp gitmek2. cayırdamak3. cızlamakAnlamı: cız diye ses çıkarmak4. vınlamakAnlamı: vın diye ses çıkarmak5. uğuldamak -
12 رن
رَنَّ1. tınlamakAnlamı: tın sesi sürüp gitmek2. cayırdamak3. cızlamakAnlamı: cız diye ses çıkarmak4. uğuldamak5. çınlamakAnlamı: çın diye ses çıkarmak -
13 دندن
دَنْدَنَ1. tınlamakAnlamı: tın sesi sürüp gitmek2. cızlamakAnlamı: cız diye ses çıkarmak3. uğuldamak -
14 دنن
-
15 Tief
-
16 طنطن
-
17 câlin
nm., caresse: kâlin (Albanais.001, Annecy.003, Chambéry.025, Vaulx.082, Villards-Thônes.028), kazholin (Arvillard). - E.: Mamours.A1) caresse, câlin, fait par un enfant avec ses deux petites mains sur le visage d'une personne: lâssa nf. (Albertville).B1) an., enfant câlin, enfant câlin choyé // dorloté // gâté: fléron / flêron, -na, -e (Sallanches, Saxel / 003, Genève, Thônes.004). - E.: Plaindre.C1) adj., avenant, caressant, câlin ; (BEA.), doucereux, mielleux: kâlin, -ina / -inna, -e an. (001b.BEA. / 001a.PPA.,003,004,025,028) ; goubyo, -a, -e < engourdi> (003) ; karèssê (001) / -in (082), -TA, -E.D1) v., faire son câlin, prendre un air câlin, minauder: fére son kâlin vi. chs., fére sa kalin-na cfs. (001,004) ; minôdâ (001), R. => Chat (minet). -
18 خشن
Iخَشُنَ1. pürüzlenmekAnlamı: pürüz oluşmak2. kabalaşmakAnlamı: kaba bir duruma gelmek3. hayvanlaşmakAnlamı: insanlık erdemlerini yitirmek, kabalaşmakIIخَشِن1. cırt2. nezaketsizAnlamı: nazik olmayan3. görgüsüzAnlamı: görgüsü olmayan4. boğukAnlamı: kısılmış5. magandaAnlamı: yontulmamış, kaba saba, görgüsüz kimse6. abullabutAnlamı: hantal, kaba ve anlayışsız kimse7. hamhalatAnlamı: kaba saba, görgüsüz8. kabaAnlamı: terbiyesi, görgüsü kıt, nezaketsiz9. engebeAnlamı: yer biçimi, yer şekilleri, arıza10. kısıkAnlamı: (ses için) boğuk, güçlükle çıkan11. kalın12. palikaryaAnlamı: kabadayı13. yoğunAnlamı: kalın14. kırıcıAnlamı: kaba, sert15. barbarAnlamı: uygarlaşmamış, kaba ve kırıcı -
19 davudî
1. رخيم [رَخِيم]Anlamı: kalın, tok ve gür ses2. شجي [شَجِيّ]Anlamı: kalın, tok ve gür ses -
20 gürlemek
1. صات [صاتَ]Anlamı: kalın ve gür ses çıkarmak2. لعلع [لَعْلَعَ]Anlamı: kalın ve gür ses çıkarmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
kalın ses — is., fiz. Titreşim sayısı az olan ses … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalın — 1. sf. 1) Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı Alt katta her tarafın pencereleri kalın, sık demir parmaklıklarla örtülüydü. H. R. Gürpınar 2) Enli ve gür (kaş) 3) Yoğun, akıcılığı az olan Kalın bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ses — is. 1) Kulağın duyabildiği titreşim, seda, ün Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu. F. R. Atay 2) Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda yaptığı titreşim Boğukluğu benim kulağıma da ürkütücü gelen bir sesle sordum. R. H. Karay 3) mec. Duygu ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alçak ses — is. 1) Hafif ses 2) müz. Kalın ses … Çağatay Osmanlı Sözlük
Danny Boy Et Ses Pénitents — est un groupe de rock français des années 1960 dont le chanteur était Danny Boy, de son vrai nom Claude Piron, né le 25 janvier 1936 à Saint Pierre de Cormeilles (Eure). Les quatre musiciens (Les Pénitents) qui accompagnaient Danny Boy portaient… … Wikipédia en Français
Danny Boy et ses Penitents — Danny Boy et ses Pénitents Danny Boy et ses Pénitents est un groupe de rock français des années 1960 dont le chanteur était Danny Boy, de son vrai nom Claude Piron, né le 25 janvier 1936 à Saint Pierre de Cormeilles (Eure). Les quatre musiciens… … Wikipédia en Français
Danny boy et ses pénitents — est un groupe de rock français des années 1960 dont le chanteur était Danny Boy, de son vrai nom Claude Piron, né le 25 janvier 1936 à Saint Pierre de Cormeilles (Eure). Les quatre musiciens (Les Pénitents) qui accompagnaient Danny Boy portaient… … Wikipédia en Français
Danny Boy et ses Pénitents — est un ancien groupe de rock français des années 1960 dont le chanteur était Danny Boy, de son vrai nom Claude Piron, né le 25 janvier 1936 à Saint Pierre de Cormeilles (Eure). Les quatre musiciens (Les Pénitents) qui accompagnaient Danny Boy… … Wikipédia en Français
Danny Boy et ses Pénitents — is a French rock n roll, twist and beat band of the 1960s whose singer was Danny Boy, real name Claude Piron, born on 25 January 1936 in Saint Pierre de Cormeilles (Eure). The four musicians (Penitents) who accompanied Danny Boy were wearing a… … Wikipedia
bam teli — is. 1) Bazı sazlarda kalın ses veren tel veya kiriş 2) Sakalın, alt dudağın hemen altındaki bölümü Günün birinde kimsenin yapmadığı bir şeyi yaptı ve bam telinden sakal bıraktı. B. Felek Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
pes perde — is. Alçak ve kalın ses Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller pes perdeden konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük